Marifet kapısı, ilahî aşkın dervişin gönlünde tutuştuğu ve kâmil insan mertebesine kadar kendisine mürşitlik edeceği ruhî ve manevî bir tekâmül aşamasıdır. Bu aşamadaki insana derviş denir.
Hacı Bektaş Velî’nin sözleriyle ifade edersek,“Marifet, Hakk’ı kendi özünde bulmaktır.” Bu mertebeye gelmiş kişi, neye yönelirse o alanda başarı elde eder. Eğer zahirî ilimlere verirse kendini öğrenme aşkıyla bir âlim olabilir, batınî ilimlere verir, dervişlik yolunda ilerlerse bir mürşid-i kâmil olup insanları irşat edebilir.
Şah İsmail, ocaktan gelen bir insan olduğu için çok erken yaşta tarikata girer, usta mürşitler tarafından eğitilir ve hızlı yol alır. Kısa zamanda tarikatın başına geçer. Şah İsmail’in dervişliği ve sufiliğinin yanı sıra bir hükümdarlığının da olması, tamamen içinde doğduğu sosyal şartlarla, doğrudan alakalıdır. İçinde yaşadığı şartlar marifetini, hükümdarlığa yöneltmesine neden olmuştur. Diğer taraftan bir tarikat şeyhi olması nedeniyle, tarikat kurallarını yeniden koymuş, bulunduğu tarikata bir dizi yenilikler getirmiştir. Nefesleri aynen Yunus Emre gibi, dergâh ve tekkelerde talipleri irşat amaçlı okunmaktadır.
Marifet kapısının makamları “Edepli olmak, bencillik, kin ve garezden uzak olmak, perhizkârlık, sabır ve kanaat, hayâ, cömertlik, ilim, hoşgörü, özünü bilmek, ariflik”tir.