YAŞAYAN MİRAS VE KÜLTÜREL ETKİNLİKLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Ahlat Taş İşlemeciliği Geleneği / Ahlat Stonework

TAŞ İŞLEMECİLİĞİ GELENEĞİ

Envanter Numarası : 01.0019
Kayıt Tarihi : 13.03.2013
Somut Olmayan Kültürel Miras Alanı/Alanları : El Sanatları Geleneği
Coğrafi Dağılımı (Bildirimde Bulunan İller) : Bayburt, Kahramanmaraş, Kırşehir, Nevşehir, Samsun, Şanlıurfa

 

Taş işlemeciliği, işlenmeye müsait taşın askeri ve sivil mimaride ibadethane, çeşme, köprü, mezar taşı gibi çeşitli yapılarda ve yapı ögelerinde kullanılmak üzere çeşitli aletler yardımıyla elde şekillendirilerek estetik hale getirilmesidir.

Neolitik dönemden itibaren uygulanmaya başlanan taş işçiliğinin en olgun örneklerini Anadolu Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı devri mimarisinde görmek mümkündür.

Taş işçiliğinde kullanılan el takımları taş kalemi, murç, madırga, çekiçtir. Taş işçiliği, ustalar tarafından kaba ve ince taş işçiliği olarak ikiye ayrılır. Taş, ocaklarda çalışan işçiler tarafından kesilerek yonu ustaları tarafından yontulur ve montaj ustaları tarafından kullanılacağı yerlere monte edilir. Taşçılıkta ustalık gerektiren aşama “yontma” kısmıdır; işçilik iyi olursa montaj da iyi olur. Kullanılacağı yere göre taş yüzeyinin tamamı düz, yivli, profilli veya kabartma tekniği ile işlenmektedir.

Taş işçiliğinin nitelikli örneklerinin görüldüğü yerlerden biri Bitlis’in Ahlat ilçesidir. Bunun nedeni, yakın çevreden kolaylıkla temin edilebilen Ahlat taşıdır. Mezarlıklar ve kümbetleriyle dikkat çeken Ahlat’ta ayrıca konut, cami, kale, hamam, köprü gibi yapılar da mevcuttur. Anadolu’nun usta kitabesi olan en eski mezar taşı da burada yer alır. Ahlat, yetiştirdiği sanatkârlarla bütün Anadolu’da ün yapmıştır. Anadolu-Türk mimarlık tarihi açısından önemli yer tutan bir takım mimari eserler Ahlatlı mimar ve ustalarca inşa edilmiştir. Bu mimari eserler arasında Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası (Sivas), Divriği Ahmet Şah Türbesi (Sivas), Tercan Mama Hatun Türbesi (Erzincan), Gevaş Halime Hatun Kümbeti (Van), Alay Han (Aksaray) sayılabilir.

Bu sanata hevesi ve yeteneği olan gençlerin usta tarafından eğitilip yetiştirilmesi ile aktarılan taş ustalığı genellikle babadan oğula geçer. İnsan gücüne dayalı zor bir meslek olduğundan taş ustalığına ancak delikanlılığa adım atıldığında başlanabilir. Yeteneğine bağlı olarak birkaç yıl içerisinde kalfa olarak çalışmaya başlayan genç yirmili yaşların ortasına geldiğinde artık usta olarak kendi başına iş alarak çalışmaya başlayabilir.

İşlenmeye uygun taş malzemenin bolluğu, taş türlerinin zenginliği ve geçmiş uygarlıklardan devralınan ustalık bilgisi nedeniyle özellikle belirli merkezlerde öne çıkan ve günümüze taşınan taş işleme sanatı teknolojik olanaklardan da yararlanarak varlığını sürdürmektedir.

 
* Metin "Geçmişten Geleceğe Yaşayan Kültür Mirasımız Türkiye Somut Olmayan Kültürel Miras Ulusal Envanteri" kitabından alınmıştır.