Türk boyları arasında İslamiyet’in yayılışı, uzun bir gelişme süreci içinde gerçekleşti. Oluşum Orta Asya’da yaşam buldu ve Türkçe konuşulan bütün alanlara yayıldı.
Karahanlıların İslam’ı kabul etmelerinden sonra İslamiyet, Mâverâünnehir kentlerinde en yaygın din hâline geldi. Dervişler ve tacirler, yeni inanışın yayılmasında önemli katkıları oldu. Gezici dervişler, geniş kitlelere hitap eden bir dil kullandıkları için, boylar arasında, din bilginlerinden daha başarılı oldular. Bunlar, inançlarını halkın beklentilerine cevap verecek bir şekilde yaymaktaydılar.
Anadolu’nun kırsal ve göçebe halkı arasında yayılan Müslümanlık, eskil (arkaik) karakterini hep korumuştur. Kırsal ve aşiret yaşamı sürdüren halk, kendilerini eski inançlarına yeniden bağlayan göbek bağını hiç kesmediler.
Anadolu’da Bektaşîlik, Fuad Köprülü’nün “Köy Bektaşîleri” diye bahsettiği ve “Alevî” diye anılanlar tarafından temsil edilmiştir. Başka bir deyişle Anadolu halk İslamlığı, menkıbe geleneğinin Ahmet Yesevî’ye bağladığı Hacı Bektaş Velî’de simgeleşir.